Kazma Bırak Kampanyası’nın Dünya Barış Günü* olarak ilan edilen 1 Eylül ile ilgili kamuoyuna açıklamasını yayınlıyoruz.
Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan kardeş halklarının Dünya Barış Günü’nü kutluyor, haklarımız arasında nefreti değil dayanışmayı yükselten ekolojik barış hareketimizi selamlıyoruz.
2020 ortası itibariyle tüm dünyada yerinden edilen kişilerin sayısının 80 milyonu aştığını açıklayan BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi: “Geçtiğimiz 10 yıl içinde zorla yerinden edilen kişilerin sayısı iki katına çıktı. Bu, uluslararası toplumun barışı koruyamadığını göstermektedir. Bu korkutucu tabloda ne yazık ki yeni bir eşiği daha aşıyoruz ve dünya liderleri savaşa dur demedikçe durum daha da kötüye gidecek.” diyor. Dünyamızın karşı karşıya olduğu çoklu kriz, sorumluluğu üstlenenleri bile durumu tanımlamak için bu tür sözcükleri kullanmaya zorladığına göre, karşılaştığımız sorunun büyüklüğünü siz hayal edin.
COVID-19 sürecinde yaşadığımız çoklu kriz zorla yerinden edilmiş kişilerin hâlihazırda yaşadıkları sorunları daha da derinleştirdi. Tüm dünyada çatışmaların temelinde yatan nedenleri çözüme kavuşturmak yerine, mülteci karşıtı ırkçı politikalarla halkların yöneticilere karşı öfkesi manipüle edilmeye çalışılıyor. İnsan hakları temelli çözüm önerileri yerine halkların dayanışma duyguları yalan haber ve iftiralarla ezilenlere öfkeye dönüştürülüyor.
Bölgemizi kasıp kavuran son orman yangınlarında da gördük ki; sürekli ırkçılığı körükleyen, halkları birbirine kırdırmanın eşiğine getiren Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs devletleri her sene silahlanma için milyarlarca dolar ayırabilirken, sıra yangın söndürme ekipmanlarına ve personeline gelince kaynak yok diyorlar.
Savaş, rant ve kardan başka gözleri bir şey görmeyen zombi hükümetler ve şirketlere karşı; insanlığın da doğanın da ortak çıkarları, bu yıkıcı politikaları, yani kapitalizmi durdurmaktan, artık yeter demekten geçiyor.
Ardı ardına kapitalist felaketlerle karşı karşıya olduğumuz bu dönemde barışı yöneticilerin insafına bırakmanın insanlık için bir intihar girişimi olduğunun farkındayız. Halkların birbirine karşı kışkırtılmadığı, milyarlarca doların silahlara değil, gezegenimizdeki yangının söndürülmesi için kullanıldığı, insan ve doğa ile BARIŞ için dayanışmayı aşağıdan örgütlenmeye devam edeceğiz.
Çünkü hem doğanın hem de insanlığın geleceği buna bağlı.
Ζήτω η ειρήνη
Biji Aşîtî
Long Live Peace
Yaşasın Barış
Kazma Bırak Kampanyası
Kazma Bırak kampanyası Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de fosil yakıt arama çalışmalarına karşı, Eylül 2020’de başlatılmıştır. Barış ve iklim adaleti vurgusuyla yapılan çağrı metnine kısa süre yanıt gelmiş, kampanya başta Yunanistan, Kıbrıs ve Türkiye olmak üzere 70 imzacı ekoloji örgütü tarafından sahiplenilmiştir. Kampanya halen bireysel ve kurumsal imzacılara açık olduğu gibi, var olan imzacılara da şuradan göz atabilirsiniz:
Ayrıca, bu metinde yer alan fikirlerin detaylarını daha sonra da sizlerle tartışmak isteriz.
*Not: 1 Eylül Dünya Barış Günü mü?
1 Eylül 1939’da Naziler Polonya’yı işgal etti 2. Dünya Savaşı başladı. Almanya’daki savaş karşıtı hareket ve işçi sendikaları, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak ilan etti. Bu gün, dünyanın birçok ülkesinde işçi hareketi ve sol tarafından benimsendi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1981 yılında, sınıf içeriği olan günün karakterini değiştirmek amacıyla, Eylül ayının her 3 Salı günü Dünya Barış Günü’nü ilan etmiş ve 2001 yılında 21 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak belirlemiştir. Bugün egemen sınıf, 1 Eylül tarihini kolektif hafızadan silmeye çalışıyor.
Ancak Türkiye, Sri Lanka, Pakistan ve diğer Asya ülkeleri de dahil olmak üzere birçok ülkede 1 Eylül, işçilerin savaşa karşı barış talep ederek sokaklara döküldüğü bir gün olarak Dünya Barış Günü olarak korunmuştur. Çoğu durumda, özellikle sürekli savaş halinde olan ülkelerdeki işçiler, eylemlerini gerçekleştirebilmek için bir savaş verirler.