Alevi halkının şimdiki durumuna, geçmişte yaşadıklarına dair anlatılacak çok şey var, bunların teker teker burada tartışılması çok zor. Ancak özellikle 7 Haziran seçimlerine değinmeden önce yakın geçmişe bir göz atmakta fayda var.
12 Eylül darbecileri, Alevileri sistem içine çekmek için bilinçli olarak Alevilerin tamamının Türk olduğu iddiasını yaydılar ve bu iddia tabanın büyük bir kısmı tarafından benimsendi. Bir yanıyla Türk Alevi’si olmak ‘egemene dahil olmak’tı, öte yandan Kürtlere yüklenen ‘öteki’ anlamı ve aşağılama da Alevilerin Türk etnik kimliğini benimsemesini kolaylaştırdı. Böylece Aleviler arasında “Türk” ve Kürt farklılaşması yaratıldığı gibi Alevilerin bir kısmının kendi kimliklerine (Kürt) yabancılaşmasına da neden olundu. Bu yabancılaşmanın çok derinlikli başka nedenleri de vardır elbette. Siyasi partiler nezdinde bakınca MHP ve AKP’nin (bu geleneğin farklı isimlerdeki partileri de kastedilmektedir) bu yabancılaşmayı desteklediği açıktır. Ancak Türk olduklarına ve eşit olduklarına ‘ikna edilen’ Aleviler yine de asla bu partiler içinde temsil hakkı elde edilemediler. Yıllarca Alevi aday göstererek düşmanlıklarını gizlemeye çalışsalar dahi bugüne kadar Alevi milletvekillerinin olmaması tesadüf değil, asıl amaç Alevilerin (özellikle İç Anadolu Alevilerinin) oyunu almak ya da en azından Alevi oylarının bölünmesini sağlamak oldu. Böylece Kürt ve Türk Alevilerini ayrıştırmak, takatten düşmüş bir Alevi halkı yaratarak iradeyi zayıflatmak ve örgütlü Alevi gücüne mani olmak hedeflenmiştir. Buradan bakınca dönemin koşullarında Alevi halkının Müslümanlığı ve ırkçılığı en az kullanan, laik – çağdaş – demokrasi terimleriyle konuşan CHP’ye oy veriyor olması çok da şaşırtıcı değil, çünkü bu halkın yüreği devrimcilerden yana atıyor olsa da mecliste var olmayı, dini taleplerinin gündeme geliyor olmasını en mümkün kılan CHP idi.
Alevi halkının önemli bir kısmının laiklik üzerinden CHP’ye oy verdiğini hepimiz biliyoruz. Alevi halkına dair en çok öfke uyandıran, en anlaşılmaz noktalardan biri de budur, “Celladına aşık” diye nitelenerek küçümsendi de kuşkusuz. Ancak bu yönelimi tarihsel koşullar içinde düşünmek gerekir. Yukarıda kısaca değindiğim hikayenin anlayamadığımız bir çok başka nedeni olduğu da muhakkaktır. Öte yandan Alevi mahallelerinde çalışma yapan bir çok sol örgüt, alevi halkını anlamaktan dahi vazgeçerek, özeleştiri yapmadan “celladına aşık!” yaftasıyla suçladı/suçluyor. Bahsi geçen sol örgütlerin birçoğu mahalle çalışmalarında sırtlarını halka dayamaktan çekinmezken seçim zamanları halkın CHP’den yana oy kullanmasına da göz yumdu ya da bu gerçeği kabullendi diyelim. Alevi mahallelerinde polise karşı duran, mahallenin devrimcilerini sahiplenen yeri geldiğinde sokaklara çıkan (özellikle Alevi mitinglerini sahiplenen) ama Kürt hareketinin eylemlerine de bir o kadar mesafeli olan Alevi halkı her seçimde sandığa gitmeyi dert edinecek, devrimcilerle bunun tartışmasını yapacak kadar da politikti üstelik. Devrimcilerin yıllarca ikna edemediği (sosyalist adaylara ya da oy kullanmamaya) Aleviler nasıl oldu da 7 Haziran’da yan yana dahi durmadıkları ‘Kürtlerin partisine’ oy verdi?
Alevi halkının oyunu CHP’ye veriyor olması CHP’yi eleştirmediği anlamına gelmiyordu muhakkak, ama kendini mecliste görebildiği tek mecrada burasıydı. Alevi halkı temsil hakkı istiyordu, ibadet hakkı istiyordu, mecliste var olmak istiyordu. Buradan bakınca bu talepleri karşılayabileceğine inandığı, laiklik vurgusu yaptığı için kendini en yakın gördüğü CHP’ye oy vermeyi seçmesi çok da şaşırtıcı değildir. Kılıçdaroğlu’nun başkan olmasıyla hemşerisine sahip çıkma hassasiyetiyle (Kılıçdaroğlu’nun kendini ne kadar alevi hissettiği ya da bunu ne kadar sıklıkla dile getirdiği tartışmanın dışında kalmaktadır; çünkü alevi halkı için alevi bir başkan olması partiye büyük bir aidiyet sağlıyor.) daha çok eleştirdi ama hep sahip çıktı ‘partisine’. Tabi burada CHP’nin Alevilerden önemli bir oranda oy aldığının farkında olmasına rağmen Alevi halkının taleplerini hiçbir zaman parti olarak dile getirmediğini ve CHP’nin laik tabanının önemli bir kısmının Alevi başkandan rahatsız olduğunu hatırlatmaya dahi gerek yok. Ve gelelim son seçimlere: Ne oldu da Alevi halkı yıllarca yan yana durduğu devrimcilere rağmen CHP’ye oy verirken HDP’ye yönelmeye başladı?
Tüm bunları bir arada ve daha derinlikli olarak düşününce yıllarca kendilerini Kürt olarak dahi tanımlamayan hatta yeri geldiğinde Kürtlere karşı bir tutum sergileyen Kürt Alevilerinin önemli bir kısmının ister taktiksel olarak ister tercihen olsun bu seçimlerde oyunu HDP’ye vermesi önemlidir. Sadece Aleviler için değil, bir o kadar Kürtler için de ve devrimciler ve aslında Türkiye için önemli bir kırılma yaşanmıştır. Burada HDP’nin belki de ilk defa Alevilerin taleplerinden bahsetmesi, halklardan ve inançlardan bahsetmesi ve bunlara mecliste temsil hakkı sunması etkili oldu. Kabul etmek gerekir ki HDP bu seçime çok iyi hazırlanmış ve seçimin kazananı olmayı başarmıştır.
Yine de bu seçimlerin asıl emanet oyunun Alevilerden geldiğini düşünüyorum. Bundan sonrası, HDP’nin meclisteki tutumu, Alevileri anladığı ölçüde onların dertlerini meclise yansıtması ya da yansıtamaması durumu belirleyecektir. Alevi oylarının sonraki seçimde tekrar CHP’ye kayması ya da kaymaması tamamen HDP’nin tutumuna bağlı olacaktır, bu hem Kürtler hem de Aleviler için çok yeni bir deneyim, çok yeni bir karşılaşma. HDP içinde birbirine değecek olan Kürtler ve Aleviler ve Müslümanlar birbirlerinin dertlerini dinleme, sorunlarını ortaklaştırma fırsatı yaratacaktır. Altan Tan’ın daha başında Alevilerle alakalı yaptığı talihsiz yorum ve hemen ardından gelen özür, Alevi halkı için hassas noktaların henüz HDP içinde anlaşılamamış olduğunun kanıtıdır. Özellikle Altan Tan’ın Müslüman kimliğinden kaynaklı seslendiği tabanı yönlendirebileceği ve HDP içinde bir milletvekili olarak HDP’nin ilkelerine aykırı davrandığı için böyle bir gafın asla ve asla tekrar etmemesi şarttır, aksi takdirde yeniden önyargılar birikecektir. Ancak bu kötü başlangıç dengenin ne kadar hassas olduğunu ve HDP’nin işinin ne kadar zor olduğunu hatırlatmış oldu. Bu karşılaşma benzer başka bir gafı kaldıramayacak kadar hassas bir noktada. İki tarafın birbirine karşı önyargılarının henüz aşılmadığı bu dönemde çok dikkatli adım atmak gerekir.
Eklemek gerekir ki HDP’ye oy vermeyen, Kürt halkını öteki gören ve kendini Kürt kabul etmeyen Aleviler hala var ve CHP tabanında kalmaya devam ediyorlar. Bu nedenle HDP’nin Aleviler nezdinde yapacağı iyi ya da kötü her şey hem oy veren Alevilerin ve hem de oy vermeyip endişe ile seyredenlerin HDP’yi sahiplenmesi ya da daha geniş anlamıyla Kürt-Alevi biraradalığı için çok önemlidir.
Elbette hikayenin bir de karşı tarafı var: Sünni Kürt halkının ‘dinsiz’ Alevi halkı ile imtihanı. Bu kırılma da yine halkların yan yana gelmesiyle olacaktır. Mecliste HDP’nin sesi, Kürtler, Aleviler ve mecliste temsil hakkı kazanamayan tüm kesimler için çıktıkça halk arasında AKP iktidarına karşı bir birliktelik hissiyatı oluşabilir. Bu ortaklığın bir diğer halkı ötekileştirmeyi hemen tamamen ortadan kaldırmayacaktır belki ama yumuşatacağı da yüksek bir ihtimal. Kürt gençleri Alevilere karşı ailelerinden aldığı önyargıyı sürdürmediği gibi Alevi gençleri de kendilerini Kürt olarak tanımlamaya başlayarak bu önyargıyı anlamsızlaştırıyor. Gençler için tarihten kalma acılar, anılar ya da önyargılar daha az olduğu için biraraya gelmeleri daha kolaylaşıyor. Bu biraradalık HDP’ye bugünkünden daha büyük bir sorumluluk yüklüyor.
AKP kendi seçmenini garantilemek için ötekini kuvvetlendirmeyi seçmiş oldu, Alevi düşmanlığı yarattı. Bunun farkında olan ve endişeli bir bekleyişe düşen Alevi halkının (ve aslında tüm ötekilerin) radikalleşmesine neden oldu. AKP muhafazakarlığı Sivas’ta yaşananların tekrarlanabileceğini hatırlattı, her fırsatta ‘dinsizlere’ tehditler savururken Alevileri de tehdit etti açıktan. Bu keskin ayrım, düşmanlığın pekişmesi, Alevileri daha dikkatli düşünmeye itti. CHP ile HDP arasında bir karar vermek elzem hale geldi ve AKP’nin karşısında durabilecek bir güç olarak ya da belki sadece taktiksel olarak HDP barajı aşsın diye farklı bir partiye oy verdi ilk defa. İşte bu kırılma alevi halkı için olduğu kadar Kürt halkı için de ve Kürt halkı için olduğu kadar tüm ötekiler için de çok büyük bir anlam ifade ediyor. CHP’nin HDP’nin Alevi oylarını alma potansiyelini fark ettikten sonra muhalefet tarzını değiştirmesi, sola yaklaşması bile HDP’nin mecliste yürüteceği siyasetin Türkiye’yi farklı bir yere taşıyabileceğinin göstergesidir. Bu koşullarda HDP Alevi halkını kazanırsa, yaratılan Kürt-Alevi düşmanlığı gençlerin de katılımı ve çabasıyla ortadan kalkarsa, meclisteki muhalefet anlayışı da değişmeye başlarsa işte o zaman AKP gericiliğinden daha demokratik bir yapıya geçmenin yolu açılmış olacak.