Sosyalist Alternatif
Kapitalizm 2008’den beri dünya çapında bir ekonomik krizin içinde. Bu kriz, kapitalizmin 80 yıldan bu yana girdiği en büyük kriz. Milyonlarca insan işten atıldı, sosyal güvenceler tahrip edildi ve insanlar yoksulluğa sürüklendi. Çevre tahribatı da daha tehlikeli biçimler almaya devam ediyor. Avrupa’daki kriz bitmek bilmiyor. Avro’nun iflasını, egemenlerin kapitlizm yanlısı politikaları önleyemeyecektir. Bunun da yine ülke ekonomilerinin ve halkların yaşam standardı üzerinde yıkıcı etkisi olacaktır.
Bu kriz er ya da geç Türkiye’yi de bütün hışmıyla vuracak ve milyonlar insan işsiz kalma tehtidiyle karşı kaşıya kalacaklardır. Şimdi bile Türkiye, korkunç düşük ücretlerle işi olan yoksullar ülkesi durumunda. Sosyalist Alternatif, yaşanan ve yaşanacak, ufacık bile olsa kötüleştirmeye karşı ve iyileştirme için kitlesel bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğini savunuyor. Tek tek olarak değil, birlikte ve örgütlü bir şekilde. Bunun için toplumsal hareketler içinde aktif olmak zorundayız.
Zenginlerin ve ultra zenginlerin bir çok siyasi partisi mevcut. Emekçilerin de çıkarlarını politik olarak dile getirebilecekleri güçlü bir partiye ihtiyaçları var. Sosyalist Alternatif böyle bir sosyalist kitle partsinin kurulmasını savunuyor. Bu parti, çeşitli mücadele ve hareketleri birleştirerek toplumu, toplumun temelden dönüştürülmesi hedefini taşıyacaktır. Böyle bir partinin, günümüzde tanıdığımız sisteme adapte olmuş, yolsuzluklarla iç içe geçmiş, kapitalizim yanlısı partilerle en ufak bir benzerliği olmayacaktır.
Sendikalar emekçi sınıfın en önemli örgütlenmeleridir. Onlar olamadan emekçilerin gündelik ücret ve çalışma koşulların mücadelesi mümkün değildir. Türk-İş ve DİSK gibi sendika yönetimleri kapitalizmle barış halindeler. Ancak, biz demokratik ve mücadeleci bir sendika anlayışını savunuyoruz.
Bütün deneyimler gösteriyor ki; Kapitalizm barışçıl ve sosyal adaletin geçerli olduğu bir topluma dönüştürülemez. O yüzden iyileştirmler için verilen mücadele sosyalist bir toplum için verilen mücadeleyle birleştirilmelidir. Sadece emekçilerin ve gençlerin güçlü ve örgütlü bir hareketi kapitalizmi devirip yeni bir toplum kurabilir.
Sosyalizm, ekonomi dahil, bütün toplumun, çalışan nüfusun demokratik denetiminde ve yönetiminde olması demektir. Bunun için bankaların ve holdinglerin kamu mülkiyetine geçirilmesi lazım. Bu durumda kapitalist rekabet ve kar mantığının yerini, insanların ve doğanın ihtiyaçlarına uygun olarak elbirliği ile yapılan bir demoktatik planlama alır. Bunun eski Doğu Blok’u ülkelerinde ve Sovyetler Birliği’nde var olumuş olan Stalinist diktatötlüklerle hiç bir ilgisi yoktur. Oralarda toplumun üzerinde ayrıcaklı bir bürokrasinin hakimiyeti söz konusuydu.
Sosyalizme, ancak ve ancak enternasyonal çapta ulaşılabilir. Sosyalist Alternatif olarak, enternasyonal dayanışma ve direnişi savunuyor. Biz 45’in üstünde ülkede aktif bir mücadele veren, sosyalist bir dünya örgütü olan “İşçi Enternasyonali Komitesi”nin (ingilizce kısaltması, CWI) bir parçasıyız.
Kapitalizmi ortadan kaldırmakta başarılı olmak için emekçi sınıfın zaferlerinden ve yenilgilerinden ders çıkarmak zorundayız. Kuzey Afrika’daki devrimler ve ayaklanmalar, ani kitle hareketlerinin, egemenleri alaşağı ederek, devrimci durumlara neden olabileceklerini gösterdiler. Fakat, egemenlik ve mülkiyet ilişkilerinde başarılı ve kalıcı dönüşümlerin gerçekleştirilebilmesi, kitelerin güçlü ve etkili bir örgütlenmeye sahip olamasıyla mümkündür. Bu nedenle, bu fikirlerin, sol ve emekçi sınıf hareketleriyle buluşmasını sağlayacak; kendisini, yaklaşmakta olan mücadelelere hazırlayan enternasyonal bir Marksist örgüte ihtiyaç vardır. Biz, böyle bir örgüt inşaa etmek istiyoruz.
CWI Tarihinin Kısa Özeti
Sosyalizm İçin Enternasyonal Mücadelede 41 Yıl
Sosyalist Alternatif sosyalizm mücadelesinde Türkçe adı İşçi Enternasyonali Komitesi “Commitee for a Worker’s International” (CWI) olan enternasyonal devrimci bir çatı altında yer alıyor. CWI Nisan 1974’te 12 ülkeden 46 aktivist tarafından kuruldu. Bugün ise 7 kıtada 45’in üzerinde ülkede aktif. CWI birçok ülkede güçlü gruplar halinde sendikalar içerisinde sınıf mücadeleci muhalefetin önemli bir parçasıdır. Ayrıca yerel meclislerde temsil gücü bulunurken ve İrlanda Parlamentosunda milletvekilleriyle temsil edilmektedir. Birçok ülkede egemen burjuva politikalarına karşı gelişen hareketlerin içinde enternasyonalimizin önemi ve etkisi kapitalizmin artan krizinden dolayı artmaktadır.
Köklerimiz
1938’de kurulan IV. Enternasyonalin kurucularından Leo Troçki 21 Ağustos 1940’ta Stalin’in emriyle öldürülmüştü. Savaş ve faşizm koşulları altında IV. Enternasyonal’in üyeleri birbirinden tecrit olmuş durumdaydı. II. Dünya Savaşı’nın ardından ise onların politik temeller üzerinde devrimci bir pratikte birleşmek artık zorlaşmıştı. Troçki’nin yokluğu bu durumda önemli bir etkendi.
Devrimci Marksizmin savunucularının çoğu II. Dünya Savaşı’nın ardından birincisinde olduğu gibi büyük bir devrimci dalga bekliyorlardı. Bu beklentinin oluşmaması devrimci önderlerin bir kısmını II. Dünya Savaşı’nın daha bitmediği gibi yanlış bir sonuca taşıdı. Bu durumdan dolayı yeraltında kalmayı sürdürmeleri, onlara çok az insana ulaşma imkânı verdi. Bazılarının çalışmaları ise Stalinizmin Doğu Avrupa’da yayılmasıyla birlikte büyük bir şekilde kısıtlandı. Sovyetler Birliği’nin işgali altındaki bölgelerde Troçkist önder ve kadroların öldürülmeleri ya da Sibirya’ya sürgün edilmeleri uygulaması sürüyordu. İnşa çalışmalarını hızlı ilerletmek için IV. Enternasyonal’in kimi temsilcileri de Moskova’yla ilişkisini kesmiş olan bazı Stalinist partilerle birlikte çalışma yolunu seçtiler. Örneğin Yugoslavya Devlet Başkanı Tito’yla bu şekilde flört edilerek, onu IV. Enternasyonal’e kazanmaya çalışılıyordu. Fakat bu stratejilerin hiçbir işe yaramadı. Bilakis IV. Enternasyonal’in güçlerinin sadece izolasyonuna yol açtı.
CWI’ın ilk yılları
CWI’ın kuruluş yıllarında Devrimci Marksizm’in gücü savaşın, kitlesel katliamların, faşizmin, Stalinizmin suçları ve de kendi politik hatalarından dolayı büyük oranda zayıflamıştı. Mevcut IV. Enternasyonal temel konularda kendi içinde tamamen bölünmüş haldeydi. Marks, Engels Lenin ve Troçki’nin mirasına yaslansalar da pratikte bir politik hatadan diğerine savruluyordu.
Diğer gruplarla bizim aramızda o zaman (ve şimdi) en belirleyici fark, işçi sınıfının rolünün değerlendirmesi üzerineydi. IV Enternasyonal’in içindeki birçok grubun önderleri işçi sınıfının toplumsal dönüşümdeki öncü rolünü sorgulamaya başlamışlardı. 1960’lı yıllarda eski sömürge ülkelerde özellikle çeşitli gerilla grupları güçlüydüler. Daha sonra 1960’lı yılların ortasından itibaren de üniversite gençlik hareketleri güçlenmeye başlamıştı. IV Enternasyonali’n çeşitli gruplarının önderlerinin çoğunun görüşü, geniş kitleler içerisinde yer edinmek için gerilla hareketleri ve öğrenciler içerisinde çalışma yapmak gerektiği şeklindeydi. Hatta bazı gruplar öğrencileri yeni “öncü güç” ilan edip işçi sınıfını bir kenara bile bırakmışlardı.
Bir kitlesel enternasyonal olması hedefiyle yeni bir yapının inşasının fikri ilk olarak IV. Enternasyonal içerisindeki Britanyalı sosyalist bir gruptan geldi. Bu grup 1960 ve 1970’li yıllarında esas görev olarak genel işçi hareketinden, politize olan gençlikten kendini izole etmemeyi görüyordu o zaman. Pratikte bu, önderlikleri sosyal hareketlere köstek olmalarına rağmen büyük işçi partilerinin içerisinde de siyasi çalışma yapmak anlamına geliyordu. Buna göre devrimci Marksistler burjuva politikalarına sahip bu parti önderleriyle, toplumsal mücadele arka planına sahip proleter taban arasında ortaya çıkan çatışmadan yararlanmalıydı. Taktik olarak birçok ülkede bunun için bu partilere (Örneğin Britanya’da İşçi Partisi gibi) katılmak da gerekiyordu.
CWI için teorik esaslar üzerindeki çalışmalar da her zaman var olan sınıf mücadelelerinin en önemli bir parçasıydı. Fakat teorik çalışmalar asla sınıf mücadelesine katılımın yerine geçecek şekilde olmadı. Yani teori ile pratiğin birliği her zaman en önemli ilke olmayı sürdürdü. Mayıs 1968 Fransa’sındaki durum bunu çok iyi özetler. Fransa’da o tarihte yaşanan gelişmelerin anlamı en büyük emperyalist ülkelerden birinde kapitalizmin ortadan kaldırılıp kaldırılmaması meselesinden başka bir şey değildi. O tarihte önde gelen sol bir kitle partisi olan Komünist Partisi’nin karşı devrimci politikaları Fransa’da kapitalizmin yıkılmasının önüne geçti. Bu da işçi sınıfı içinde örgütlenmiş ve sosyalist bir toplum alternatifini sadece kâğıt üzerinde tutmayan bir partinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Yoldaşlarımız ister bulundukları ülkede olsun isterse enternasyonal çapta, birilerinin katılımını umut ederek beklemektense sürekli yeni odak noktaları arayışındalardı. CWI’ın kuruluş kongresinden 4 gün sonra Portekiz’de “Karanfil Devrimi” patlak verdi. CWI için ilk pratik sınav başlamış oldu doğal olarak. Ardından Haziran ayında ise Yunanistan’da askeri diktatörlüğün yıkılması ve çok hızlı bir şekilde yeni bir kitle partisi PASOK’un ortaya çıkması takip etti. O sırada Yunanistan’da halihazırda yoldaşlar mevcuttu. Günümüzdeki önemli sol güçlerin kökleri o günkü gelişmelere dayanır.
Büyüme aşaması
1979’da İran devrimi ve Latin Amerika’da devrimci hareketler oluştu. Ne zaman ve nerede büyük bir mücadele veya devrimler ortaya çıksa, biz tüm gücümüzle orada olup bu hareketleri desteklemeye çalışıp, devrimci bir kitle partisinin inşası için ilk adımları atılması çabasına gireriz. Bu ilkemizi Karanfil Devrimi’nden Arap baharına kadar koruduk ve hala korumaya devam ediyoruz.
Özellikle de sol kitle partilerinin sosyalist gençlik örgütleri üzerinden sağladığımız temaslara CWI fikirlerini Batı Avrupa ülkelerinde yaymayı başardık.
Dayanışma kampanyalarıyla Latin Amerika, Ortadoğu ve Afrika’da yeni seksiyonların temellerini oluştururduk. Marksist literatürün dağıtımı aracılığıyla Nijerya’da da yeni ilişkiler geliştirdik. Güney Afrika’da Apartheid rejimine karşı mücadeleci yapıları destekleyerek yeni ilişkiler geliştirdik. ABD ve Avusturalya’daki oluşumların temellerini oralara sırt çantalarında kararlılık ve politik fikirlerle dolu olarak göç eden yoldaşlar attılar. Enternasyonal ilişkiler Sri Lanka, Hindistan ve Pakistan’a kadar yayıldı. Sri Lanka’da söz konusu olan dünyanın kendini Troçkist olarak tanımlayan en büyük partisi LSSP içerisinde sol muhalefetti.
CWI’ın İnşasının Kronolojisi
1964, “Militant” gazetesi ilk olarak Britanya’da yayınlanır.
1965, IV. Enternasyonal’in Dünya Kongresi; Enternasyonal’in yönetimi ile Militant grubunun arasında görüş farklılıkları; Britanya’da “Young Socialists” (Genç Sosyalistler) içerisinde bağımız çalışmanın başlaması.
1969, Kuzey İrlanda’da çatışmaların başlaması; Kuzey ve Güney İrlanda’da ilk ilişkilerin kurulması.
1971-73, Almanya, Güney Afrika ve İsveç’te ilk ilişkilerin kurulması; Militant Young Socialists yönetiminde çoğunluk elde ediyor.
1974, CWI’ın kuruluş yılı; Portekiz’de devrim, Yunanistan’da askeri cuntanın yıkılışı ve ardında Yunanistan ve Kıbrıs’ta ilk çalışmaların başlaması; Belçika’da ilk ilişki yakalama.
1977, Sri Lanka’daki ilişkilerin yoğunlaştırılması. Hindistan’da inşa başlıyor.
1980’lerin başı, diktatörlük altındaki Şili’de ilk faaliyetler.
1983-87, Liverpool 47’nin Liverpool şehir meclisine seçilmesi ve 3 yıl Thatcher’a karşı başarılı bir mücadele vermesi; Militant’ın redaksiyon grubunun İşçi Partisi’nden atılması; tarihi madenciler grevinin kızışması ve Militant Women (Militant Kadınlar) dayanışma komitelerinde önemli roller alır.
1986, Nijerya’da CWI’ın yeraltında kuruluşu; ABD’de Labor Militant (daha sonra Socialist Alternative)’in kurulması.
1989-90, Stalinizmin yıkılmaya başlaması ve Rusya ile Çekoslovakya’da ilk ilişkiler. Britanya’da Militant önderliğindeki Poll Tax (kafa vergisi) karşıtı hareketinin zirveye erişmesi.
1992, Avrupa çapında aşırı sağ ve ırkçılığa karşı Brüksel’de büyük yürüyüş; CWI’da Sosyal Demokrasi’nin (partilerinin) karakteri üzerine tartışmanın başlaması ve azınlık grubun CWI’dan ayrılıp Sosyal Demokrasi’de tutunmaya devam etmesi.
1997, Joe Higgens’ın İrlanda parlamentosuna seçilmesi, parlamentodaki bu pozisyon sosyal mücadeleler için bir platform olarak kullanılıyor.
1999, Maavak Sotzialisti’nin İsrail/Filistin’de kurulması
2004-5, Polonya ve İtalya’daki seksiyonların resmiyet kazanması; Venezuela ve Bolivya’da çalışmaların başlaması; Almanya’da geniş tabanlı sol bir kitle partisinin ilk adımı olan WASG’ın kurulması ve CWI üyesi Lucy Redler (‘Kızıl Lucy’)’in Lafontaine’nin sol rakibi olarak tanınması. Avusturalya Socialist Party üyesi Steve Jolly Yarra/Melborune’de şehir konseyine seçiliyor.
2007-8, Finans krizinin patlak vermesi; Güney Avrupa’daki radikalleşmeyle CWI’ın İspanya ve Portekiz’de güçlenmesi. Kıbrıs’ta çalışmalar başlar.
2009, Hong Kong’da ve Çin’de CWI-Journal’in düzenli bir biçimde illegal olarak yayınlaması. Brezilya’da PSOL içerisinde öncü sol muhalefet olmasına yol açan CWI grubunun LSR adıyla başka bir grupla birleşmesi.
2010, 2 yılda 17 genel grevin yaşandığı Yunanistan’da derin kriz. CWI’ın Yunanistan grubu “Xekinima”nın borçların ödenmemesi talebini ilk öne atan grup; Xekinima’nın inisiyatifiyle Yunanistan’da antifaşist komitelerinin kurulması.
2010, Türkiye’de Tekel işçileriyle dayanışmak için CWI temsilcileri Ankara’ya gider; Marksist gruplar ve kişilerle politik tartışmalar gerçekleşir.
2011, Kuzey Afrika’da devrimler ve mücadeleler; CWI Tunus’ta bir grubun inşasına başlamayı başarır.
2012, Güney Afrika Marikana madenciler grevi katliamı; DSM (CWI) kitlesel greve öncülük eder ve WASP’ın bir kitle partisi olarak kurulması inisiyatifini üstlenir.
2013, Ksama Sawant Seattle (ABD) şehir konseyine seçilir; Avusturalya’da Socialist Party East-West Tunnel projesine karşı kampanyaya öncülük eder.
2015, 1 Mayıs’ta Türkiye’de “Sosyalist Alternatif ”in ilk sayısı yayınlanır.
[contact-form][contact-field label=’İsim’ type=’name’ required=’1’/][contact-field label=’E-Posta’ type=’email’ required=’1’/][contact-field label=’Web Sitesi’ type=’url’/][contact-field label=’Yorum’ type=’textarea’ required=’1’/][/contact-form]