Coronavirüs: İkinci Dalga Avrupa’yı Süpürüyor || Per Ake WESTERLUND

Views 611
Okuma Süresi6 Dakika

Almanya’da vakalar ‘çok ciddi bir yükseliş’ yaşıyor, Çekya vaka sayısında ‘muazzam bir artış’ yaşarken, İspanya ‘sert önlemlere’ ihtiyaç duymakta ve İrlanda, Hırvatistan, Polonya ve Rusya gibi ülkeler, ilk dalgada yaşananları çok aşan günlük vaka sayıları kaydettiğini bildirdi. Ancak sağlık sistemleri halen bu yükü karşılamaya hazır değil

Per Ake WESTERLUND, Rattvisepartiet Socialisterna
ISA, İsveç

Covid salgını sona ermenin çok uzağında. 17 Ekim’de, küresel olarak 432.000 yeni enfeksiyon vakası kaydedildi; günlük vaka sayısı aynı şekilde Nisan ve Mayıs aylarındaki sayının iki katına denk gelen Temmuz başlarında kaydedilen vaka sayısının da iki katına çıkmış durumda. Günlük kaydedilen en yüksek ölüm sayısı 30 Nisan’da 9.796 olmuştu, ancak Haziran ve Ağustos arasındaki düşüşün ardından 10 Ekim’de 8.680 oldu.

Şu anda Avrupa’da gerek daha önce pandemiden ağır etkilenen gerekse de ilkbaharda daha az enfeksiyon ve ölüm vakası görülen çoğu ülkede enfeksiyonların keskin bir şekilde arttığı kesin bir ikinci dalga söz konusu.

Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir hükümet bu ikinci dalgayı engelleyemedi. Sağlık sektörü ve sağlık çalışanları için koşullar büyük ölçüde iyileştirilmiş de değildir.

Hızlı test ve temas takibi yeterince uygulanmadı. Koruyucu ekipmanlara ilişkin öneriler belirsiz ve bunlara erişim sınırlıdır. İşçilere işe gitmeleri tavsiye ediliyor, ancak bunlar toplu taşıma kullanıyorlarsa suçlanıyorlar. Kaybedilen ücretler ve istihdam için tazminat, gerekenden daha az ödenmiş olup birçok ülkede halihazırda düşmüştür de.

Hükümetlerin önceliği, bankaların ve büyük şirketlerin karlarını korumak olmuştur. Bu, Başbakanların ve Sağlık Bakanlarının, Trump ve Bolsonaro modelini izleyerek kendi sağlık uzmanlarının tavsiyelerini görmezden gelmelerine neden oldu. Tedbir almaktan kaçınmak suretiyle, kapatma, tecrit ve ücretlerini, işini kaybetme korkusunun neden olduğu artan halk huzursuzluğu ve çaresizliğinden faydalanarak destek toplamayı hedeflediler.

Ancak, tedbirlerin ertelenmesi bir işe yaramadı ve çoğu Avrupa hükümeti son haftalarda harekete geçmek zorunda kaldı. İki hafta süren tartışmalardan sonra, İrlanda hükümeti bu sefer okullar hariç olmak üzere altı haftalık neredeyse tamamen kapatmaya geri dönmeye karar verdi. Şu aşamada İrlanda’da ülkede yaşayan her 100.000 kişi başına 242 yeni vaka var. Kişi başına üç kat daha fazla vaka bulunan Belçika, barların ve kafelerin dört hafta süreyle kapatılmasını emretti. Diğer ülkeler günlük en yüksek vaka sayısını kaydettiler – örneğin Almanya, Polonya ve Çekya Cumhuriyeti, ki Çekya Avrupa’da kişi başına en yüksek sayıya sahip. Ayrıca ilkbaharda çok şiddetli etkilenmiş olan İtalya’da, Nisan ve Mayıs aylarında kaydedilenden neredeyse iki kat daha fazla enfeksiyon söz konusu.

İkinci dalgada şimdiye kadar ilk dalgada olduğundan daha az kişi hayatını kaybetti. Bu, enfekte olanların daha genç olması ve gelişmiş tedavilerle açıklandı. Bununla birlikte, insanların yaşamları ve ekonomi üzerinde gelecek korkusu yaratan daha geniş etkileri ilk dalgadaki kadar sert vuruyor.

Tartışmalar ve çatışmalar

İlk dalgada çoğu siyasi parti, hükümetler tarafından alınan önlemleri destekledi. En tepedeki bu siyasi “ateşkes” unsuru aynı zamanda geniş nüfus arasındaki baskıyı ve korkuyu da yansıtıyordu; birçok durumda işçiler, birçok ülkede patronları harekete geçmeye zorlayan grev ve işyeri eylemleri de dahil olmak üzere güvenlik önlemleri ve kendi kendine karantina altına alma girişiminde bulundular.

Bu sefer durum, daha fazla eleştiri ve tartışmayla farklılık gösteriyor. Britanya’da vaka sayısı yaz aylarındaki günlük 400-1.700’den Ekim’de 20.000’in üzerine çıktı. Sadece geçen hafta 1500 yeni hastanın yoğun bakıma ihtiyacı oldu. Bu, başka yerlerde olduğu gibi Birleşik Krallık’taki sağlık çalışanlarının da pandeminin aşırı baskısından sonra zaten tükenmiş olduğu bir durumda gerçekleşmekte.

Birincil önceliği kapitalist ekonomi olan Londra’daki hükümet, önlemlerin Liverpool, Manchester ve Lancashire’da halihazırda uygulanan kısmi karantinadan (seviye 3), diğer bölgelerde barlar vb. için erken kapanma saatleri gibi daha yumuşak önlemlere kadar üç seviyeli olması gerektiğine karar verdi. Johnson hükümetinin 3 seviyeli kısıtlamalara olan talebi, 3. seviyeye yerleştirilmeye bir tepki olarak kent ve kent halkı için daha fazla para talep eden ve belediye başkanı İşçi Partisi’nin sağ kanadından Andy Burnham olan Manchester ile bir çatışmaya yol açtı. Bu Boris Johnson’ı, Manchester’da tek taraflı olarak 3. seviyeyi uygulamaya koymadan önce şehre yetersiz bir miktar olan 60 milyon pound teklif etmeye zorladı. Bu dayatmadan etkilenen işçilere adil tazminat talep eden protestoların bu hafta sonu Manchester’da yapılması bekleniyor.

Birleşik Krallık’ta oyunda yer alan merkezkaç güçler, hükümetin aslında COVID kısıtlamaları söz konusu olduğunda yalnızca İngiltere’den sorumlu olması gerektiğini; Galler (zaten çok daha katı önlemler almıştır), İskoçya ve Kuzey İrlanda’dan sorumlu olamayacağını vurgulamaktadır.

İspanya’da, Madrid’deki yerel sağcı hükümet, eyalet hükümetinin burada kısmi bir tecrit uygulama kararına karşı mahkemede zafer kazandı. Fransa’da da yerel yetkililer merkezi kararlara itiraz etti. Almanya’da bazı şirketler, kısıtlamalar nedeniyle hükümete karşı davalar kazandı.

İtalya, Çekya ve Almanya’da binlerce kişinin bir araya geldiği, COVID kısıtlamaları ve maske kullanma kurallarına karşı sokak protestoları düzenlendi. Organizatörler aşırı sağın, popülistlerin ve komplo teorilerinin destekçilerinin bir karışımıydı, ancak birçok gösteri muhtemelen bunlardan hiçbirine ait değildi.

Geleneksel ve eski sol partiler, sendika liderliklerinin yanı sıra, pasiflikleri ve sağcı politikalara verdikleri destekle diğer güçlere alan bıraktı. Sağ popülizmin ortaya çıkışı, işçi sınıfı örgütlerinin zayıflığının bir işaretidir.

Durgunluk ve iş kayıpları

Avrupa’da ikinci dalga, ekonomi üzerinde büyük endişelere neden oluyor. Avrupa Merkez Bankası bu yılın son çeyreğinde % 3’ün üzerinde büyüme bekliyordu, ancak birçok ekonomist şimdi yılın yeni bir resesyonla sona ereceğine inanıyor.

Şimdiden, hem kamu borçları hem de iflas sınırındaki şirketler olmak üzere, borçlar büyük ölçüde arttı. Yalnızca İrlanda’da, hükümet yeni karantina önlemlerinin bir sonucu olarak 100.000’den fazla iş kaybı bekliyor.

Toplumun tepesinde, ulusal kapitalist sınıflarını temsil eden devletler arasında ve iç siyasette yaşanan çatışmalar, kendi içlerinde sistemin zayıflığının işaretleridir. Otuz yılı aşkın süredir iktidarda olan neoliberal model, sağlık, ekonomi ve iklim açısından tamamen başarısız oldu.

Geçen yıl birçok ülkede ve 2020’de ifade edilen aşağıdan isyanların havası, ikinci covid dalgasından ve özellikle de dalga gerilediğinde yeni bir ivme kazanacak. Sağlık çalışanları, Katalonya’daki grevler ve Belçika’daki büyük protesto gösterileriyle şimdiden ön plana çıktı bile. Öğretmenler de okullarda tedbir eksikliğine karşı örgütlendi.

Sistem suçlu

Yeni karantina önlemleri, demokrasi sorularını keskinleştirecek – insanlar işyerlerinde görüşebiliyorlarsa aile ve arkadaşlarıyla neden buluşmasınlar? Alışveriş merkezleri açık kalırken neden toplantı ve protestoları engellemek için yeni yasalar kullanılıyor veya hazırlanıyor? Güvenlik konuları ve kuralları, politikacıların gizli toplantılarında müzakere edilmemeli, demokratik kontrol altına alınmalıdır. Bu, hızlı test etme ve evde kalma hakkını, aynı zamanda protesto etme ve COVID-güvenli gösteriler düzenleme hakkını da içerir.

Pandemi ortadan kalkmayacak ve bir aşının gelişmesi bir yıl daha alabilir ve Avrupa’da dağıtılması ise daha da uzun sürebilir. Sağlık hizmetleri kaynaklarında büyük artış ve bakım, ilaç ve aşının demokratik dağıtımına ihtiyaç var.

Elbette ekonomik meseleler de ön planda olacak – borsa yükselirken ve hissedarlar rekor kâr payları alırken işçiler faturaları ve kira ödemek için savaşacaklar. Tam ekonomik tazmin ve işten çıkarmaların olmaması temel taleplerdir.

Sosyalistler, sol örgütler ve sendikalar, salgın ve krizle bağlantılı tüm konularda mücadele etmelidir. Buna akıl sağlığı sorunları ve diğer sağlık etkilerindeki artışlar, kilitlenme sırasında kadına yönelik artan şiddet, sağcı milliyetçilik ve ırkçılıktan kaynaklanan tehdit, devam eden iklim krizi ve daha fazlası dahildir.

Pek çok ülkede görülen bu mücadele havası, bizi pandemiden koruyamayan, ancak bunun yerine genel olarak pandeminin önemli bir nedeni olan bir sistemi eleştiren daha geniş katmanlarla birleşecektir. Daha önce hiçbir kriz, sağlıkla ilgili, sosyal veya ekonomik açıdan bu kadar enternasyonal olmamıştı. Latin Amerika, Avrupa’dan daha kötü etkileniyor, ABD’de daha fazla ölüm var ve Hindistan’da daha fazla vaka var. Hükümetler yeni silahlanma yarışları da dahil olmak üzere daha milliyetçi hale gelirken, uluslararası çözümlere olan ihtiyaç açıktır. Kapitalist bir çıkış yolu yok, tüm kapitalist sistem ortadan kaldırılmalı ve yerini demokratik sosyalizm almalı – insanlar, sağlık ve gezegen için.

23 EKİM 2020

ISA

Previous post Lekki Katliamı: Katil Buhari Liderliğindeki Rejimi Hemen Defedelim!
Next post Polonya: Kürtaj hakkının savunulmasında kitle hareketi ||Paweł NOWAK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.