Newroz ateşi güçlü bir HAYIR için yansın! |SOSYALİST ALTERNATİF

Views 529
Okuma Süresi4 Dakika

Bu yıl Newroz tüm Türkiye işçi sınıfı ve yoksulları için olduğu gibi Kürt halkı açısından da kritik sonuçları olacak olan 16 Nisan Anayasa referandumunun arifesinde kutlanacak. Bu Newroz, özellikle son iki yılda Kürt halkının haklı demokratik ve sosyal hak taleplerine karşı büyük bir şiddetle karşılık veren Erdoğan ve onun rejimine karşı referandumda güçlü bir HAYIR ile hak ettiği cevabın ön provası olabilir. Kürtler için bu referandum yaklaşık iki yıldır kendilerine reva görülen tüm baskı ve şiddete karşı bir cevap vermek için “tanrının bir lütfu” gibi bir fırsattır aynı zamanda. Bu referandumla Kürt halkının eline, verecekleri güçlü bir HAYIR oyu ile Erdoğan’ın tek adam olma hayallerini tuzla buz etmek için çok büyük ve etkili bir araç geçmiştir.

Erdoğan diktatörlüğünün pratikteki ne anlama gelebileceğini, yaklaşık iki yıldır başlarına gelenlerden dolayı en iyi Kürtler bilebilir. Yaklaşık iki yıldan beri yaşananların Kürtler açısından bilançosu bodrumlarda yakılan insanlar, yüzlerce ölü, yerle bir edilmiş birçok kent, evinden barkından olmuş on binlerce insandır. Ayrıca kapatılan Kürtçe kursları veren dernekler ve diğer demokratik kitle örgütleridir. Daha da önemlisi Kürt halkının tüm politik kazanımlarına yapılan saldırılardır. Kürt illerindeki neredeyse tüm belediyelere pervasızca ve alay edercesine kayyumlar atandı, belediye başkanları cezaevlerine tıkıldı. Parlamentoda 3. büyük parti olan HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları (CHP’nin yardımıyla) kaldırıldıktan sonra eş başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da dahil olmak üzere 13 milletvekili halen cezaevindeler. Bunun haricinde binlerce partili içeri atılarak HDP’yi politik çalışma ve kampanya yapamaz hele getirdiler.

AKP, nasıl ki 15 yıllık iktidarı boyunca çeşitli kesimleri hedefi için kullandıysa “çözüm sürecini” de aynı şekilde kendi tek adam rejimini yerleştirme hedefi için kullandı. HDP’nin bu oyunu bozması ise AKP’nin maskesinin düşmesine ve gerçek yüzünü göstererek fabrika ayarlarına geri dönmesine yol açtı. 16 Nisan, AKP ve MHP’nin tek vatan, tek bayrak, tek dil vs. sloganlarıyla kendini dışa vuran devletin Türk-İslam-Sünni ideolojisinden oluşan bir diktatörlük yerleştirmenin eşiğidir. Ne var ki bu eşiği aşmak için yine de Kürtlerin oylarına ihtiyaçları var ve her zamanki gibi “Kürt oyları” yine önemli bir belirleyiciliğe sahip. Kürtler isterse, bu eşik hiçbir zaman aşılamaz ve Erdoğan’ın tüm hayalleri tuzla buz olur.

Bu yüzden AKP masayı devirdikten sonra bile hala “çözüm süreci buzdolabında” demeyi taktiksel olarak sürdürdü. Bunun ima ettiği kuşkusuz, buzdolabında olan bir şeyin bir gün buradan tekrar çıkabilirliğidir. Oysa bu algı günümüz bilgisayar virüslerinden farklı değildir. Bu virüsler Truva atı (trojana) denen gizli programlarla taşınırlar. Bir kaynakta bunlar şöyle tarif ediliyor: “Mitolojideki Truva atı nasıl bir armağan gibi görünüp, aslında Troya kentini ele geçirecek Yunanlı askerleri taşıyorduysa; bugünün Truva atları da yararlı yazılımlar gibi görünen bilgisayar programlarıdır, ancak güvenliğinizi tehlikeye atar ve pek çok zarara yol açarlar.”  Daha da önemlisi “Truva atları, insanların, meşru bir kaynaktan geldiğini düşündükleri bir programı açmaya yöneltilmeleri yoluyla yayılır. “ Şu an “çözüm süreci” de Kürtlerin demokratik ve sosyal hak talepleri açısından böyle bir işlevdedir. Kürtler içinse Erdoğan’ın Truva atı kuşkusuz Barzani’den başkası değildir. Barzani’nin Türkiye ziyareti ve bu ziyaret sırasında Güney Kürdistan bayrağının göndere çekilmesi Kürt halkına Erdoğan’ın referandumda istediğini elde ettikten sonra tekrar çözüm sürecine dönüleceği algısı oluşturmak istenen bir virüstür. Bununla amaçlanan Kürtlerin arasında bu virüsü yayarak referandumda kendisi için gerekli olan “Kürt oylarını” garantilemektir sadece.

Kürt sorunu sadece bir ulusal sorun değil aynı zamanda bir sosyal sorundur. Bugün Kürt illeri Türkiye’nin ekonomik olarak en geri (bırakılmış) illeridir. Yoksulluk, işsizlik ve sosyal adaletsizlik oranında; buna bağlı olarak başta gelir eşitsizliği, eğitim, sağlık, alt yapı alanlarındaki sosyal eşitsizlik sıralamasında Kürt illeri birinci sıradadır. Kürtler AKP’nin 15 yıllık zenginleri daha zengin eden, talan, sömürü iktidarının yıkılmasını sadece demokratik talepleri nedeniyle değil aynı zamanda sosyal talepler için de istemeli. 16 Nisan’da ise bu kokuşmuş sistemde en ufak bir sosyal talep için mücadelenin de çok zor koşullar altına gireceği bir diktatörlük yerleştirilmek isteniyor. O yüzden 16 Nisan’da tüm Kürt illerinde baskılara, kayyumlara, gözaltılara, katliamlara, ırkçılığa karşı mücadelenin yanı sıra yoksulluğa ve sömürüye karşı bir cevap olarak da Kürt halkının referandumda HAYIR demesi için birçok nedeni var.

Bugün Erdoğan’ın Kürtlerin demokratik ve sosyal taleplerini vermek gibi bir politikası yoktur, tam tersi geçmişte vermek zorunda kaldığı bazı kırıntı ödünleri de büyük oranda geri almıştır. Onun da ötesinde Erdoğan rejiminin bırakın Türkiye’deki kazanımlarını, dünyanın hiçbir yerinde Kürtlerin herhangi bir kazanımını kabul etmediği açıktır. Bu yüzden Erdoğan ve AKP hükümeti Kürtlerin Suriye’deki kazanımlarını engellemeyi hali hazırda Suriye’deki diğer tüm yayılmacı politikalarının fiyaskoyla sonuçlanması pahasına, politikalarının en önüne koymuştur.

Kürtlerin demokratik haklarını almalarının bir tek yolu var, o da; kenetli bir güç olduklarını göstermek. Kürtler haklarını ancak karşı tarafın başka bir çaresi kalmadığında alabilir, yani kimse bu hakları kalkıp kendiliğinden vermeyecektir. Dünya ölçeğinde işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelelerinin tarihsel deneyimleri göstermiştir ki hak verilmez, alınır. Kürtlerin kenetli bir güç olduğunu ise şu an güçlü bir HAYIR’dan daha iyi gösterecek bir faktör yoktur. Kürtlerin güçlü bir HAYIR göstermemeleri ise egemenler ve AKP’ye, “bakın Kürtler hayatından memnun” ‘Kürt sorunu’ yoktur,” deme fırsatı verecektir. Oysa 16 Nisan’da çıkacak olan güçlü bir HAYIR, ister Erdoğan olsun isterse de başka bir hükümet Kürtlerin demokratik ve sosyal taleplerini inkar etmesini zorlaştıracaktır. Bu yüzden bu yıl Newroz ateşi 16 Nisan referandumunda tek adam rejimine karşı güçlü bir HAYIR için yansın.

Previous post Blendgranaten |Sascha STANİČİĆ
Next post 1917 Şubat Devrimi: Bugün için hangi dersleri içeriyor? |Peter TAAFFE