ISA’nın Enternasyonal Komitesi (EK), 5 ve 6 Mayıs’taki toplantısında, çoğunluk tarafından oylanan tacize karşı bir “Davranış Kuralları” belgesi tartıştı. EK azınlığı, beş kadın yoldaş tarafından hazırlanan ve imzalanan “Tacizle Mücadele Siyasası” başlıklı alternatif bir belgeye oy verdi: Kıbrıs’tan Athina K., Türkiye’den Ecehan B., Belçika’dan Marina K., İspanya’dan Viki L. ve Eleni M. Yunanistan’dan.
Azınlığın duruşu aşağıdaki gibidir.
Çoğunluk tarafından oylanan belgeye ise buradan ulaşılabilir.
Tacize Karşı Tutum Belgesi
Athina K (Kıbrıs), Marina K (Belçika), Viki L (İspanya Devleti), Ecehan B (Türkiye), Eleni M (Yunanistan)
Giriş notu:
Davranış Kuralları (CoC, Code of Conduct) taslağında yapmayı önerdiğimiz aşağıdaki değişiklik, temel olarak ilk CoC taslağını kullanıyor ve UK’ye sunduğumuz ilk katkıdan, Tiphaine’in mektubundan ve kadın konferansındaki (10-11 Nisan) ilgili tartışmada yoldaşlar tarafından yapılan yorumlardan birkaç nokta içeriyor. Konferanstaki tartışma ve yapılan farklı sözlü ve yazılı katkılar birçok ilginç noktayı içeriyordu ve tüm üyelerin bu tartışmaya katılma ve katkıda bulunma fırsatına sahip olması için bu belgenin tüm yapı içinde tartışılmasının, böylece herkesin tartışmaya katılma ve fikir geliştirme hakkının kullanılması gerekliliğini açık bir şekilde gösterdi. Bu süreç boyunca, liderlik, yoldaşlar tarafından yapılan yorumları dikkate alarak taslak kuralları yeniden formüle etmelidir. Nihai karar ise hiç kuşkusuz önümüzdeki Kongrede n alınmalıdır.
Kadın konferansı sırasında, ahlakçılıktan ve davranış polisliğinden kaçınmamız gerektiğini öne süren yorumlara tamamen katılıyoruz -ilk yazılı katkımızda biz de benzer bir noktaya değinmiştik. Bu nedenle, kulağa paternalist ve/ya da ahlakçı gibi gelen ya da yorumlanabilecek tüm bölümleri özgün taslaktan çıkarmayı öneriyoruz.
Kadın konferansındaki yoldaşların çoğunun hemfikir olduğu gibi, örgütlerimizde tacizi önlemek/engellemek için toplumsal cinsiyetlendirilmiş ve diğer tahakküm biçimleri konusunda bir eğitim sürecine gereksinim duyuyoruz. Bu, devamlı bir eğitim olarak kurgulanmalıdır; gündelik hayatın içine yaygın biçimde nüfuz etmelidir; seksiyonların ve Enternasyonal’in günlük çalışmalarına dahil edilmelidir.
Bu nedenle, bu eğitim süreci, ne eğitim almaları için yoldaşlara talimat verme ya da yol gösterme, ne de örgütlerimizin üyelerinin katılırken kabul etmesi gereken bir dizi ayrıntılı kural ve koşul şeklinde olmamalıdır- bu her iki yöntem de bir süreç olarak eğitim fikriyle uzlaşmaz.
Bizler, taslaktaki taciz örnekleri/listesiyle ilgili genişletilmiş bölümü kaldırmayı öneriyoruz. Kadın konferansındaki tartışmanın da gösterdiği gibi, taciz sayılabilecek pek çok tutum var ve bu her ülkedeki farklı koşullar ve kültürlerle alakalı. Bununla birlikte, kadınların ve LGBTQ+ bireylerin kapitalizm bağlamında yaşayabileceği bazı genel taciz türlerini ve örneklerini, bu görüngülere karşı tüm ülkelerde ve kültürel farklılıklardan bağımsız olarak, sadece toplumda değil, aynı zamanda örgüt içinde de mücadele etmemiz gerektiğini açıklayarak, dahil ettik.
Bununla beraber kültürel farklılıklar önemli olabilir. Bazı kültürlerde ilk yazılı katkımızda açıkladığımız gibi, örneğin istenmeyen bir kucaklama ve/ya da yanaklardan öpüşmek sadece hoş karşılanmaz ve taciz olarak tanımlanamaz –bu, ilgili ülkelerde bunun çok yaygın bir biçim ya da selamlama olması gerçeğiyle ilgilidir.
Ayrıca kötü bir alışkanlık (şaka, lakap, belirli terimlerin kullanımı) ile bu tür bir davranışın protestoya ve/ya da açıklamaya rağmen tekrarlandığı kötü niyetli bir tutum, taciz vb. durumları ayırt edebilmeliyiz.
Bu nedenle taciz türlerinin bir listesini yapmak yerine (ki bu asla yeterince ayrıntılı olamaz), listede benzer bir durum olmasa bile, bir yoldaş tacize uğradığını hissettiğinde öne çıkmasının ve şikâyetinin incelenmesinin daha iyi olduğuna inanıyoruz.
Bunun olanaklı olabilmesi için de, örgütümüzde, yoldaşların şikâyetlerinin ciddiye alınacağını ve gereksinim duydukları desteği alacaklarını hissettikleri ilgili kültürü geliştirmemiz gerekiyor.
Tartıştığımız konunun merkezi kavramı rızadır. Yaklaşımımızda rıza konusunu merkezileştirmeden tacizi anlamak olanaksızdır.
Aynı zamanda, ayrımcı davranış sergilemiş olabilecek yoldaşların bu davranışın üstesinden gelmesine, bu davranışın neden yanlış olduğunu anlamalarına, bunun sorumluluğunu almalarına ve kendi üzerinde çalışmaya istekli olmalarına yardımcı olabilecek bir iç kültür oluşturmak istiyoruz. Kanaatimizce yasaklanmış davranışlar listesi bu yönde yardımcı olmaz.
Ayrıca,
“Bir liderlik organının bir soruşturmanın sonunda harekete geçmesinin temeli… ilerlemeye devam eden örgütün çıkarlarıdır” şeklindeki ifadeyi de metinden çıkarmayı öneriyoruz.
Tiphaine’in kadın konferansına yaptığı katkılarda doğru bir şekilde açıkladığı gibi, Fransız seksiyonunun liderliği, IS ve CWI, Fransız seksiyonundaki bir cinsel istismarcıyı, o sıralarda seksiyonun genel sekreterini, bunun “örgütün çıkarları” için olduğu iddiasını kullanarak savundu. Bu çok büyük bir skandaldı.
Aynı zamanda, bir soruşturma sonucunda suçlanan yoldaş masum bulunursa, diğer örgütler, medya vb. örgütümüze yönelik eleştiriler gelse de, yani hakikat en azından kısa vadede örgütün çıkarlarına hizmet etmese bile, o durumda bu kararımızı savunmalıyız.
Taciz ve saldırıya müsamaha göstermeyecek ve liderlik organları da dahil olmak üzere saflarında tacizci ya da cinsel istismarcı bulunmasına müsamaha göstermeyecek bir örgüt istiyoruz.
Bu istek, tüm üyelerimizi kapsar. Liderlik organlarındaki yoldaşlar, hepimiz kapitalist sistemde doğup büyüdüğümüz için tartışılan olgulardan muaf değiller. İtham edilen önde gelen bir yoldaşsa, örgüte daha fazla (ve bazen çok daha fazla) zarar verileceği konusunda elbette hemfikiriz ve sırf bu nedenle kendisine farklı davranılmaması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyoruz.
Seksiyonların, taciz, cinsel saldırı vb. şikayetlerin üyelerin yaklaşımını geliştirecek şekilde ele alınabileceği yapılar ve usuller sağlaması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca bu yapı ve usuller, mağdurlar için adaleti sağlamak noktasında tüm örgütü ve üyeleri bir araya getirmelidir.
Mağdurlar (ve bir bütün olarak örgüt) için adaleti sağlamak noktasında mümkün olduğunca olgusal açıklamalara gereksiniyoruz. Elbette bir burjuva mahkemesinin talep edeceği türden gerçekler ve deliller değil, nesnel bir soruşturmayı sonuçlandırmamızı sağlayacak olgusal açıklamalar.
Bazı durumlarda, soruşturmalar sonuçsuz kalacaktır. Bu durumlarda kimlik siyasetinin ruhuna uymaktan ve şikayetçiyi ihbar ettiği için mağdur, itham edileni de fail olarak adlandırmaktan kaçınmamız gerektiğine inanıyoruz.
Taciz ve saldırıyı ele alırken çok net usulleri benimsememiz gerektiğine kesinlikle inanıyoruz. Taciz mağdurlarına ya da tanıklarına güven ve itimat oluşturacak ve onların öne çıkmalarını sağlayacak açık usuller söz konusu olmalıdır.
Son olarak (ama öncekiler kadar önemli) belirtmek isteriz ki, bağlam ve siyasi analiz sağlayan aşağıdaki değiştirilmiş belgenin ilk Kısım’ı, zaman yetersizliğinden dolayı, istediğimizden ve bu tür bir belge için gerçekte gereksinilenden çok daha kısadır. Biz Enternasyonal [düzeyde seçilmiş] tam zamanlılar değiliz ve aşağıda imzası bulunanların çoğu (seksiyonlarımızda) tam zamanlı değil ve seksiyonlarımızdaki görevler, işlerimiz, hane içindeki görevlerimiz vb. ile bu belgeyi değiştirmek için çalışmayı uzlaştırmamız gerekiyor.
Tacize karşı siyasa
Kısım 01: Tahakküme karşı siyasi çerçeve
Kısım 02: Herkes için bir parti
Kısım 03: Alışkanlıkları değiştirmek süregiden bir süreçtir – Tacizi Önlemek
Kısım 04: Liderlik organları
Kısım 05: Tacizi Tanımlamak
Kısım 06: Tacizi ele almak için usuller
Kısım 07: Enternasyonalde taciz şikayetlerini ele almak
Kısım 01: Tahakküme karşı siyasi çerçeve
Enternasyonal Sosyalist Alternatif (ISA), bir sistem olarak kapitalizmi ve bu sistemin sürdürdüğü tüm adaletsizlikleri, eşitsizlikleri, baskı ve sömürü biçimlerini yıkarak işçi sınıfının ve tüm ezilenlerin sosyalist değişim için mücadelesine kendini adamıştır.
Kapitalist sistem, işçi sınıfını ve toplumun ezilen katmanlarını bölmek için cinsiyetçiliği, ırkçılığı, homofobiyi, transfobiyi, milliyetçiliği ve dini mezhepçiliği, hatta “kimlik siyasetini” kullanıyor.
Kadınlar, mücadeleleri yoluyla önemli özgürlükler ve haklar kazanmış olsalar da, toplumda hala erkeklerden daha aşağı olarak görülmekte ve çoğu zaman kişisel/cinsel ilişkilerinde bir erkeğin “malı” olarak kabul edilmektedirler. Cinsiyete dayalı ücret farkı, cinsiyete dayalı roller, bedenlerinin nesneleştirilmesi ve cinsiyete dayalı şiddet, kadınların ezilmesinin sadece birkaç dışavurumudur.
Benzer bir baskı LGBTQ+ bireyler tarafından da yaşanmaktadır. Kapitalist katı cinsiyet normlarının dışındaki cinsel yönelim, cinsiyet dışavurumu ve cinsiyet kimlikleri “doğal olmayan” ya da “hasta” olarak etiketlenir. İşçi sınıfını daha da bölmek için kullanılmak üzere, LGBTQ+ kişilere karşı ayrımcı, fobik ve saldırgan bir tutum geliştiriliyor.
Irkçılık, milliyetçilik ve dini mezhepçilik kapitalist sistem tarafından sistematik ve sürekli olarak aynı şekilde kullanılmakta ve çoğu zaman şiddetli gerilimlere, silahlı çatışmalara ve savaşlara yol açmaktadır.
Aynı zamanda kapitalist sistem, yaşamın temel ilkeleri olarak bireyciliği, rekabeti ve karşıtlıkları teşvik etmektedir. Bu sözde yalnızca kapitalist ekonominin işleyiş biçimi değil, aynı zamanda insan doğası da dahil olmak üzere doğanın işleyiş biçimi olarak sunulur. Dolayısıyla dayanışma, kolektivite, başkalarına saygı vb. yalnızca engellenmekle kalmaz, doğrudan ya da dolaylı olarak özünde gerçekçi olmayan, hatta bir zayıflık olarak betimlenir. Bu temel kapitalist “yaşam ilkeleri”, değişen derecelerde yalnızca toplumsal değil, aynı zamanda kişisel ve yakın ilişkilere de yansır.
Her türlü baskının ifadesi farklı biçimler alabilir. bireyi aşağılayan ya da bir bireye yönelik düşmanlık sergileyen şakalar ve lakaplar aracılığıyla stereotiplerin sürdürülmesi, hakaretler, bedensel görünüşüyle alay etme, jestler ya da grafik materyaller olabilir; tehdit, sindirme ya da düşmanca eylemler ve saldırılar, cinsel saldırı ya da fiziksel ve cinsel şiddet biçimini alabilir.
Baskı ve ayrımcılık birçok durumda toplumda normalleştirilir ve hatta alışkanlık haline gelir (Trotsky, Alışkanlık ve Gelenek 1923, Gündelik Hayatın Sorunları). Sosyalist bir toplumun inşası için mücadele ederken, aynı zamanda bu tür kapitalist toplumsal ilişkileri aşacak yeni “alışkanlıklar” oluşturmak ve yaratmak için de mücadele ediyoruz.
İşçi sınıfı ancak tüm insanlığın kurtuluşu için savaştığı zaman kendisini özgürleştirebilir. Her türlü baskıyı reddediyor ve bunlara karşı mücadele ediyoruz ve işçilerin birliğini azamileştirmek için çalışıyoruz. Tüm baskıların kökü kapitalist sistemdir, bu nedenle geçiş programımızda her türlü baskıya karşı mücadeleyi kapitalizme karşı mücadeleye bağlarız.
Baskıya karşı mevcut tüm mücadelelere müdahale eder ve bunlara katılırız ya da gerektiğinde baskıya karşı kampanyalar başlatır ve üyelerimizi sosyalist programımız temelinde bu mücadelelerin liderliği için çaba göstermeye çağırırız.
Kısım 02: Herkes için bir parti
Bu belge, Enternasyonal’in ve ulusal seksiyonların, baskının farklı biçimlerine ve onları taşıyan ve sürdüren sisteme karşı mücadele etmek üzerine ürettiği diğer belgelerle birlikte okunmalıdır.
Toplumdaki bölünmeye, ayrımcılığa, baskıya ve adaletsizliğe karşı mücadele ediyoruz. Örgüt içi ilişkilerde farklı bir yaklaşım ve pratiğe sahip olamazdık. Yoldaşlarımız toplumun tüm ezilen kesimlerinden geliyor ve içinde yaşadığımız sistemden istemeden miras aldığımız, toplumsal cinsiyet ve katı cinsiyet normları, cinsel yönelim, beden normları, ırk, milliyet vb. kuşatan tüm önyargı ve baskı kalıntılarına karşı bilinçli bir biçimde mücadele etmeliyiz. Bu nedenle toplumda baskı ve bölünme ile mücadele ederken benimsediğimiz ilkelerin aynısını teşkilatımızda da uygularız.
Özgürlük, eşitlik, gerçek dayanışma ve yoldaşlık, cömertlik ve saygının, en iyi insani değerlerin temel değerler olduğu bir toplum için mücadele ediyoruz. Bu değerlerin örgütün iç yaşamında ve yoldaşlar arasındaki ilişkilerde merkezi bir konuma gelmesini hedefliyoruz.
ISA, kökleri farklı işçi sınıflarında olan, tüm üyelerinin yeteneklerini tam anlamıyla geliştiren, onları sahip olabilecekleri her türlü güven eksikliğinin üstesinden gelmeye teşvik eden ve günlük çalışmalarımızda işbirliğini teşvik eden birleşik bir devrimci parti inşa ediyor.
Kısım 03: Alışkanlıkları değiştirmek daimi bir süreçtir – Tacizi Önlemek
Seksiyonlarımız, liderlik organlarında, seksiyonlarda ve Enternasyonal toplantılarında düzenli tartışmalar yaparak ve ayrımcılık ve baskıya karşı faaliyetlere, kampanyalara ve mücadelelere aktif katılım yoluyla, tüm üyelerimizin baskı ve ayrımcılık konularındaki anlayışını bilinçli olarak geliştirmek için zaman ve kaynak ayırmaktadır.
ISA’nın İrlanda, Yunanistan ve Belçika gibi çeşitli seksiyonları ve ayrıca Enternasyonal, bu eğitim süreci için bir temel olarak kullanılması gereken bazı mükemmel materyaller üretti.
Engels, Lenin ve Trotsky’ninki gibi klasik sosyalist metinler ve Klara Zetkin’den ya da Alexandra Kollontai’dan sosyalist feminist metinler örgütümüzden ve geleneğimizden gelen diğer materyallerin yanında kullanılabilir. Örgütlerimizin sürekli eğitim sürecinde güncel sosyalist feminist literatürden bir seçki de son derece yararlı olacaktır.
Bu materyallerin yanı sıra, yoldaşlarımızı baskı konusunda güncellemeler, yeni yaklaşımlar ve görüşler (özellikle genç kuşakların yaklaşım ve görüşlerini dikkate alarak) güncel kamuoyu tartışmaları ve tartışmaları vb. içeren ek materyaller üretmeye çağırıyoruz.
Tüm yoldaşlar, baskı ve önyargının temel nedenlerini, bunların sistematik bir düzeyde nasıl çözüleceğini ve bu sistemik önyargıların kendi tutumlarımızı nasıl koşullandırdığını anlamaya çalışmalıdır.
Kadın ve LGBTİ+’lara yönelik baskılar ve bizlerin hak mücadeleleri, üyelerimizin siyasi gelişiminin vazgeçilmez parçası olurken, yoldaşlarımız örgütümüzde cinsiyetçilikle mücadele etme, ters giden bir şey varsa müdahale etme ve sesini yükseltme konusunda daha fazla güven duymaktadır.
Cinsiyetçiliğe, ırkçılığa, homofobiye, transfobiye, diğer ayrımcılık ve önyargı biçimlerine hoşgörü göstermeyen bir örgütte, kadınlar ve ezilen grupların üyeleri siyasi kapasitelerini geliştirmeye, örgütlerimizde ve hareket içinde kadro olmaya ve seksiyonlarımızın liderliğine ve süregiden mücadelelere katılmaya cesaretlendirilir.
Bu sürece destek olmak / hızlandırmak için kadın, LGBTQ+ ve diğer kurulları oluştururuz.
Ayrımcı bir davranış sergilemiş olabilecek yoldaşların, bu davranışın üstesinden gelmek, bu davranışın neden yanlış olduğunu anlamak, sorumluluk almak ve kendi üzerinde çalışmak için yardım edildiği bir kültür yaratıyoruz.
Tacizi önlemeye yönelik bu görevler, her zaman olmalıdır ve devam etmelidir. Bu etkin siyasi mücadele, her seksiyonun tacize net bir yaklaşımla, örgütün her seviyesinde siyasa ve usullerimiz hakkında tartışmalarla güçlendirilmelidir. Öyle ki yoldaşlar, siyasetimiz ve programımız temelinde hareket etmenin kendi görevleri / sorumlulukları olduğunu içtenlikle anlamalıdır.
Kısım 04: Liderlik organları
Liderlik organları, devrimci sosyalist siyaseti hem kamuoyunda hem de örgüt içinde temsil yetenekleri göz önünde bulundurularak siyasi değerlerine göre seçilir. Örgütü inşa ederek, yoldaşların güvenini kazanarak, mücadele deneyimleri temelinde seçilirler (Tiphaine’in katkısından). Seçimle gelirler ve üyeler tarafından kendilerine verilen rolü etkin biçimde oynamadıkları takdirde her aşamada geri çağrılabilirler. Parti liderliğinden ya da daha geniş işçi hareketi içinden seçilen üyeler, daha da yüksek düzeyde bir yoldaşça davranış sergilemeli ve her türlü ayrımcılığı ve istismarı reddetmelidir. Bu, özel/kişisel ilişkilerinde saygı ve rızayı anlamayı ve uygulamayı içerir. Ayrıca, taciz ya da istismar durumlarında hiçbir yoldaşın rolü davranışlarına göre önceliklendirilemez.
Tüm yoldaşların eşit temelde örgüte katılma konusunda kendilerini güvende hissettikleri bir ortam yaratmak, tüm yoldaşların sorumluluğudur ama bu öncelikle seksiyonların ve Enternasyonal liderliğindeki yoldaşların sorumluluğudur. Bu atmosferi geliştirmek, örgüt içindeki etkileşimlere uyum sağlamak ve üyeler arasında dostane ilişkiler sağlamak için yoldaşça davranış atmosferini teşvik etmek için bilinçli olarak müdahale etme ek görevleri vardır. Lider yoldaşlar, bunu yaparken, aynı zamanda çok çeşitli insanlara açık ve erişilebilir olan kapsayıcı ve saygılı bir ortamın korunmasına da yardımcı olur. Bunu, tepeden bakan yöntemlere başvurmadan ya da herhangi bir yoldaşı işaret etmeden yapmalıdırlar.
Saflarımız içinde bir tartışmanın geliştiği zamanlarda bile, örgütün liderliğindeki yoldaşlar, zorbalık, sindirme ve diğer baskı biçimlerini önleyerek yoldaşça bir yaklaşımı sürdürmeye çalışmalıdır. Tartışmalar kutuplaştırıcı olmayan, yoldaşça, sakin ve dostane bir atmosferde gerçekleşmelidir –bu, geçmişte hem enternasyonal düzeyinde hem de ulusal seksiyonlarda sıklıkla deneyimlediğimiz bölünmelere yol açabilecek toksik bir atmosferden kaçınmanın tek yoludur.
Kısım 05: Tacizin Tanımlanması
Yukarıda açıklandığı gibi, ISA hiçbir tür tacize müsamaha göstermeyecektir. Seksiyonlarımız, her üyenin partide kendini rahat ve güvende hissetmesini sağlamayı, bu tür davranışlar ortaya çıktığında partide ayrımcı davranışlarla ilgili şikayette bulunmalarını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Seksiyonlar, mağdurlar için adalet (aynı zamanda bir bütün olarak örgüt için adalettir) sağlarken, bu tür şikayetlerin üyelerin anlayışını geliştirecek, partiyi ve üyelerini öne çıkaracak şekilde ele alınabileceği yapılar ve usuller sağlamalıdır.
Bunun çok önemli bir unsuru, üyelerin hemen konuşabileceklerinden emin oldukları ve taciz edici bir davranıştan vazgeçilmesi isteklerine saygı duyulduğu bir atmosferdir. Yine de tacizi reddetme sorumluluğu yalnızca bu tür davranışlarla karşılaşan yoldaşlara düşmez. Taciz ya da saldırgan ayrımcı davranışlara tanık olduklarında, davranışın mağduru olmasalar ya da kendilerini derinden rahatsız hissetmeseler bile, başkalarının da derhal müdahale etmekten kendilerini sorumlu hissedecekleri bir norm oluşturmalı ve güçlendirmeliyiz.
Taciz, kişiye rızası olmadan uygulanan bir eylemdir. Rıza, bir kişi diğerinin teklif(ler)ini ya da arzularını gönüllü ve özgürce kabul ettiğinde ortaya çıkar. Herhangi bir ilişkide ve etkileşimin herhangi bir aşamasında, açık sözlü iletişim ya da sözlü olmayan işaretler ya da jestler yoluyla her iki taraf tarafından da etkileşimi başlatmaya ya da sürdürmeye onay verilmelidir. Yani rıza, iletişimi ve ilgili kişilerin aktif katılımını içerir. Diğer yandan, bu onay her an geri alınabilir. Ayrıca, bazı durumlarda, örneğin bir kişinin bilinçsiz olması ya da sarhoş olması gibi bazı durumlarda, bazı kişiler rıza gösterme yeteneğinden yoksun olabilirler. Rızanın verilip verilmediğine dair en ufak bir şüphe olduğunda, etkileşim derhal durdurulmalıdır. Her durumda, etkileşimin herhangi bir aşamasında rızaya saygı gösterilmelidir.
Tacizin birçok biçimi vardır, ancak en yaygın olanları sözlü, fiziksel, görsel ve cinsel tacizi içerir.
ISA üyeleri arasında taciz olayları, yapının resmi etkinlikleri sırasında ya da dışında gerçekleşse de, çatışmaları çözmek için aynı standartlar ve yaklaşım geçerlidir.
Taciz olayları ister ISA üyeleri arasında, ister ISA üyeleriyle üye olmayanlar arasında meydana gelsin, bunlar aynı hassasiyet, dikkat ve aciliyetle soruşturulacak ve ele alınacaktır.
Burjuva toplumu tarafından cinsel şiddet ve tacizin cezasız kalmasını, polis ve adalet sistemlerinin bu meseleleri ele alış biçimini, mağdurları suçlamayı ve güçlülerin korunmasını reddediyoruz.
Taciz söz konusu olduğunda lider yoldaşlar için hiçbir ayrıcalık olamaz: Yoldaşların organizasyonda oynadıkları rol ve kendilerine verilen görevlerden bağımsız olarak ayrımcı davranışlarına yanıt verilmelidir.
Kısım 06: Tacizi ele almak için usuller
1. Her üye, başka bir üye ya da üyelere karşı taciz şikayetinde bulunma hakkına sahiptir. Hiçbir üye, lider konumuna seçilen üyeler de dahil olmak üzere, diğer üyelerden daha fazla ya da daha az hakka sahip değildir.
2. Şikayet şu kişilere iletilebilir: Şikayetçinin güvendiği bireysel yoldaşlara, şikayetçinin kime daha çok güvendiğine ve yaklaşmanın güvenli olduğuna ve rahat hissettikleri sağduyu seviyesine bağlı olarak bir seksiyona, bir yönetim organına ya da doğrudan bu amaç için seçilmiş bir organa. Doğrudan etkilenmeyen yoldaşlar da liderlik organlarıyla ve bu tür bir amaç için seçilmiş organlarla temasa geçebilirler. Üyeleri herhangi bir şikayeti mümkün olan en kısa sürede bildirmeye teşvik etmekle birlikte, istismar ya da tacizi bildirmek için bir zaman sınırı yoktur ve şikayetin olay anından ayıran süre, söz konusu şikayetin esasını değerlendirmek için ilgili değildir.
3. Bir seksiyonun büyüklüğüne bağlı olarak, Ulusal Denetim Komisyonları gibi soruşturma organları seksiyonun kongresi tarafından seçilmelidir. Her seksiyondaki UDK’nın üye sayısı, olaylarla ilgilenecek yoldaşları değiştirebilmek için yeterince büyük (muhtemelen 10 civarında) olmalıdır. UDK üyeleri her zaman liderlik organlarından bağımsız olmalıdır. UDK (ya da EDK) yoldaşlarından herhangi biri ile şikayetçiye ya da sanığa yakınlıklarından dolayı bir çıkar çatışması varsa, bunlar soruşturmanın parçası olmamalıdır.
4. Bir taciz ya da saldırı olayı bildirildiğinde, UDK toplanacak ve şikayeti araştırmak üzere en az 3 üyeyi görevlendirecektir.
5. Şikayetler derhal ve kapsamlı bir şekilde araştırılmalıdır. Soruşturmalar aceleye getirilmemelidir. Ancak soruşturma bulgularının geç açıklanmasının başta şiddet mağduru olmak üzere her iki tarafta da ciddi izler bıraktığını her zaman göz önünde bulundurmalıyız.
6. Taciz, aşağılayıcı davranış ya da hakaretle suçlanan herhangi bir üye, söz konusu davranışın adil ve tarafsız bir şekilde soruşturulmasını ve herhangi bir sonucu beklenmeyen ve açık fikirli bir şekilde yürütülecek bir soruşturmayı talep etme hakkına sahiptir.
7. Soruşturma sırasında ifşa edilen tüm bilgiler, soruşturmayı yürütmek ve herhangi bir düzeltici önlem almak için gerekli olmadıkça gizli kalacaktır. Nasıl hareket edileceğine, hangi bilgilerin kime ve kime açıklanacağına ilişkin kararlar ve diğer hassas sorular, şikayette bulunan kişi ve itham edilen kişiyle mümkün olan en yakın diyalog ve mutabakat içinde verilecektir.
8. Soruşturma bitmeden yaptırım uygulanmamalıdır (Tiphaine tarafından önerildi).
9. Soruşturma sırasında, şikayetçiyi korumak ve soruşturmanın sonuna kadar örgütün yaşamına katılımlarını sürdürebileceklerini temin etmek için geçici tedbirler alınabilir. Bu, sanığa, önyargısız olarak, şikayetçinin hazır bulunabileceği etkinliklere katılmamasını tavsiye etmeyi içerebilir.
10. Olayın tüm tarafları dinlenmeden, soruşturma tamamlanmadan nihai karar alınmayacaktır.
11. Soruşturma sırasında, bu sürece dahil olan tüm taraflar için gizlilik ve hassasiyet esastır. Yoldaşların taciz veya istismar örnekleriyle öne çıkma konusunda güven duymaları için, kişisel ayrıntıların rızaları olmadan ifşa edilmeyeceğini makul bir şekilde bekleyebilmelidirler.
12. Herhangi bir soruşturmada temel öncelik, olgusal gerçeği tespit etmektir. Bazı durumlarda soruşturmanın sonuçsuz kalacağını her zaman aklımızda tutmalıyız. Bu durumlarda kimlik siyaseti tuzağına düşmekten kaçınılmalı ve itham edilenlere suç isnadı yapıldığı için fail olarak adlandırmalıyız.
13. Soruşturma olabildiğince gerçeğe dayalı olmalıdır. Soruşturmaların sağlanan kanıtları dikkatli bir şekilde dengelemesi gerekir. Bir burjuva mahkemesinde talep edilen türden gerçekleri ve kanıtları talep etmiyoruz ya da beklemiyoruz. Özellikle cinsel taciz ve saldırı iddialarında, en azından bildirilen olayın dar çerçevesi boyunca, birinin diğerine karşı sözünün olduğu bir durumla karşı karşıya kalındığını da dikkate alıyoruz.
14. Soruşturma, taciz ve istismardan kurtulanları hiçbir şekilde itibarsızlaştırmamaya özen göstermelidir ya da mağdur suçlamaya dönüşmemelidir.
15. Soruşturmanın başlangıç noktası, şikayetçinin çıkarlarını korumakken, aynı zamanda itham edilene karşı adil olmaya özen gösterilmelidir. Sanık, dinlenme, kendilerini savunma ve EDK’nin kendisine ve/ya da diğer önde gelen organlara başvurma hakkına sahiptir. İtirazlar çok ciddiye alınmalı ve yeni soruşturmalar dikkatle yürütülmelidir.
16. Bir seksiyonda soruşturma tamamlandıktan sonra, UDK, Enternasyonal Komite/Ulusal Komite’yi ve doğrudan etkilenen üyeleri, şikayetçiyi ve sanığı bilgilendirir.
17. Üyeler, misilleme korkusu olmadan endişelerini dile getirmekte özgür olmalıdır. Taciz ya da algılanan tacizi bildirmek, taciz şikayetinde bulunmak ya da taciz olayları ya da algılanan tacizle ilgili herhangi bir soruşturmaya katılmak için misilleme yapılması kabul edilemez ve hoş görülemez.
18. Disiplin cezası, soruşturma sonucunda oluşturulan fiil/davranışla orantılı olmalıdır. Bu, eğitim tedbirlerinden/tartışmalarından kınamadan geçici olarak uzaklaştırma ve hatta örgütten çıkarmaya kadar uzanan disiplin cezalarına kadar değişebilir.
19. Şikâyetçinin iyiliği için danışmanlık, psikolojik ya da diğer destek biçimleri gibi önlemler de tartışılmalı ve önerilmelidir.
20. Her türlü karar, örgütün demokratik yapısı gereği temyize tabidir. İtiraz Yürütme Komitesi/Ulusal Komite ve/ya da UDK’ye yapılacaktır.
21. Soruşturmanın sona ermesinden ve disiplin cezasının ilan edilmesinden sonra, özellikle bu, sanığın uzaklaştırılmasını ya da örgütten uzaklaştırılmasını içerecekse ve hatta daha da fazlası, önde gelen organlarda bir yoldaşsa, daha geniş bilgi dağıtımı usulü izlenmelidir. Soruşturma ve sonucuna ilişkin bir rapor, elbette hassas ve açıklayıcı detaylar çıkarılarak üyelere dağıtılmalıdır. Bu, şikayetçiyle işbirliği içinde yapılmalıdır. Üyeler olayın karanlıkta kaldığını hissedemez. Aksine, devrimci bir örgüt şeffaf ve her düzeydeki üyelere karşı hesap verebilir olmalıdır.
Kısım 07: Enternasyonalde taciz şikayetlerini ele almak
Taciz vakalarını ele almanın genel sorumluluğu, her seksiyonun (genellikle ulusal Yürütme Komiteleri olarak adlandırılır) seçilmiş liderliğine aittir. Bunlar, soruşturmayı yürütecek UDK’leri ve soruşturmanın sonucuna ve UDK’nin raporuna göre ilgili tedbirlere karar verecek olan UK’leri bilgilendirmelidir.
Bununla birlikte, Enternasyonal Denetim Komisyonu’nun (EDK) ve Enternasyonal liderlik organlarının taciz vakalarına dahil olacağı durumlar vardır.
1. EDK, kongre tarafından seçilen bağımsız bir organdır; ona göre davranılmalıdır. Aynı durum Ulusal Denetim Komisyonları için de geçerli olmalıdır. EDK, EK üyelerinden veya ISA tarafından istihdam edilen tam zamanlı görevlilerden oluşmamalıdır. EDK, dünyanın farklı yerlerinde faaliyet göstermesini sağlamak için bir yoldaşlar heyetinden oluşmalıdır.
2. EDK, EY (Enternasyonal Yürütme) ve EK (Enternasyonal Komite) tarafından veya bir seksiyon ya da herhangi bir yoldaş tarafından, davalarının daha iyi ele alınabileceğini düşünen bir vaka bildirildiğinde, EDK toplanmalıdır. Seksiyonların bireysel üyeleri, ancak ilgili ulusal yapılara başvurduktan sonra EDK’ye başvurabilir. EDK, bir vaka bildirildiğinde toplanmalı ve özel vakayla hangi yoldaşların ilgileneceğine karar vermelidir. Her vakayla ilgilenen yoldaşlar her seferinde üçten az olmamalıdır. Bir vaka özellikle karmaşıksa, daha büyük bir sayı dahil edilmelidir.
3. EDK, soruşturmaya yardımcı olacağını düşünürse, belirli konular veya usuller hakkında Enternasyonal’den ya da ilgili seksiyondaki diğer yoldaşlardan yardım isteyebilir. Ancak danışılan yoldaşlar, soruşturma ekibinin parçası olmayacak, raporun yazılmasında yer almayacak ve hiçbir zaman EDK’nin geçici, gayri resmi ayrılmaz bir parçası haline gelmeyecektir.
4. Tüm yoldaşlar bir soruşturmada işbirliği yapmaya istekli olmalıdır. EDK’nin yoldaşlarından herhangi biri ile şikayetçiye ya da itham edilene yakınlığı nedeniyle bir çıkar çatışması varsa, bunlar soruşturmanın parçası olmamalıdır.
5. EDK, görüşmeler, ziyaretler ve gerekli diğer yollarla bir soruşturma yürütecektir.
6. Soruşturma sırasında şikayetçi ve itham edilenin gizliliği sağlanmalıdır. Her ikisinin de rızası olmadan hiçbir bilgi ifşa edilemez.
7. Soruşturma sırasında ve seksiyon/şubeyle işbirliği içinde, soruşturma sonuçlanıncaya kadar, mümkün olduğu kadar şikâyetçi ve itham edilenin parti hayatına katılmasına yönelik tedbirler alınacaktır.
8. EDK, bir oydaşma/anlaşmaya ya da bu olmazsa çoğunluk kararına varmaya çalışacaktır. Farklı görüşler varsa bu şekilde sunulmalıdır, yani soruşturma hakkında çoğunluk ve azınlık raporu olmalıdır.
9. Soruşturmanın sonucu ve EDK’nin hareket tarzına ilişkin tavsiyesi, EY’ye ve EK’ye ve ilgili seksiyonun liderliğine ve ilgili taraflara (şikayetçi ve itham edilen) sunulacaktır.
10. Disiplin cezasına çarptırılan herhangi bir üye, kararı alan organa itiraz etme hakkına sahiptir. İtiraz reddedilirse, Kongre’ye kadar daha yüksek bir organa tekrar yapılabilir.